Din adamlarının akıllarını kur'an'ı anlamak için en verimli şekilde kullandıklarını düşünmüyorum. Akıllarını kuşatan rivayet sarmalı onlara görmeleri gerekeni, duymaları gerekeni ve söylemeleri gerekeni söyletmiyor.
Din adamlarının büyük çoğunluğu din adına her şeyde rivayete itibar ediyor. Bir de ben rivayetin Kur'an'a ters düşmeyenine itibar ederim diyen bir gurup var. Oysa rivayet hangi şekilde olursa olsun aklın kullanılmasının önündeki en büyük engeldir. Rivayete itibar ettiğiniz anda artık o konuda aklınız rivayetin güdümüne girmiştir ve o konuda başka yaklaşımlar olabileceği gerçeği ortadan kalkar.
Oysa Kur'an'da Yüce Allah Peygamberimize ithafen sen onlar üzerine vekil değilsin diyor. Eğer vekil olsa ayetin dışında sende vekil olarak İslam adına ahkam kesebilirsin demektir. Ama bu yetkiyi vermiyor çünkü verirse kula kulluk başlar. Ama ne hikmetse bizim din adamları böyle bir yetki verilmiş gibi davranıyorlar. Oysa Peygamberimizin vekil olma gibi bir isteği de yok. Ama birileri kula kulluğu dine maletmek için onu vekil yapmışlardır.