Bloklaşma ve silahlanma süreci de dikkate alındığında Birinci Dünya Savaşı'nın çıkışının önlenemeyeceği hususu genel kabul görmektedir. Savaşa dair öngörülemeyen husus, sonuçları itibarı ile savaşın dünya düzeninde köklü değişiklere sebep olmasıdır.
Bu sürecin iki önemli aktöründen bir olan Osmanlı Devleti var olma mücadelesi verirken diğeri olan Rusya, tarihi ideallerine adım adım yaklaşma imkanı bulmuştur. Rusya, Sarıkamış Kuşatma Harekatı ile doğu hattındaki müstahkem mevkilerini sağlamlaştırırken Osmanlı Devleti, doğu ve kuzey hattının sigortası durumundaki III. Ordu'nun önemli bir kısmını kaybetmiştir. İaşe, ulaşım, takviye konularında büyük sıkıntılar yaşayan Osmanlı Devleti III. Ordu'nun yeniden takviye edilmesi için elinden geleni yapsa da hiçbir zaman Rusya'nın hızına yetişememiştir. Bu süreci iyi değerlendiren Rusya 1916 yılı başlarında, açık hedef olarak belirlediği doğu ve kuzey hattından yeni bir saldırı başlatmıştır. Karadeniz hattında Hopa'dan Şile'ye kadar bütün sahili bombardımana tabi tutan Rusya, bu bombardımanın da desteğiyle karadan da Hopa, Rize ve Trabzon'un ardından Giresun'un Harşit Çayı sınırına kadar işgal etmiştir.
Doğu Karadeniz için askeri, mülki, idari, siyasi ve kültürel bir çok alanda kırılmalara sebep olan bu süreç, Türk ve dünya tarihi açısından da önemli gelişmelere tanıklık etmiştir. Çalışmada; bölge tarihindeki , yazılı,sözlü, mimari, kültürel alanlara sinen bu zorlu süreçte neler yaşandığının belgelere dayalı bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Özellikle, savaş yılları, muhacirlik, bölgenin savaşla yıkımının yanında, savaşın şehitleri/şehitlik alanlar ilk kez değerlendirilmiş ve bölgesel tespitler yapılarak fotoğraflanmıştır.
Tarih ona sahip çıkanların rehberidir. Türkiye bu tarihi süreçteki çetin sınavını unutmamalı ve tarihine sahip çıkmalıdır.