İnsanlık tarihinin en eski yerleşimlerinden biri olan bugünkü Doğu Türkistan toprakları tarihi, kültürü ve coğrafyasıyla bütün olarak ele alınması gereken bir sahadır. Her şeyden önce siyai tarihlerin coğrafya üzerine kurulu olduğu hatta eski devirlerde siyasetin bizatihi coğrafya üzerine kurulduğu unutulmamalıdır. Devletler hâkimiyetlerini "ülke" üzerinde kurarlar ve bu yüzden Doğu Türkistan tarihine dair yapılan çalışmalarda "ülke" yâni toprağın yeri, sınırları ve hususiyetleri bilinmelidir. Türklerin şehir ve medeniyet tasavvurunun müşahhas olduğu Doğu Türkistan'ı anlayabilmek için bölgenin tarihî coğrafyasına vakıf olmak büyük bir önem arz ediyor. Bu bakımdan, tarih kaynaklarında Doğu Türkistan'daki şehirler, yollar, ovalar, kırlar, dağlar ve sular ile ilgili adlar ve tasvirler belli bir usulde ele alınıp değerlendirilmelidir. Kürşat Yıldırım'ın saha araştırmalarına dayanarak büyük bir titizlikle hazırladığı Doğu Türkistan'ın Tarihi Coğrafyası, Doğu Türkistan'daki geçmişin coğrafyasını yeniden inşa etmeye ve böylece Türk medeniyetinin bir coğrafyasını tarihin hayal görüntüsünden çıkarıp gözler önüne sermeye çalışıyor. İki ana bölüme ayrılan kitabın ilk bölümün ilk kısmında Doğu Türkistan'ın incelenen devirlerdeki tarihinin verilmesine ve böylece incelenecek konunun tarih zemininin gösterilmesine çalışılmıştır. Sonra bölgenin coğrafî zeminini kurmak üzere umûmî coğrafyadan, yollardan, sıcaklık ve yağışlardan, düzlüklerden ve şehir yapılarından bahsedilmiştir. İkinci bölümde ise şehir, yerleşim ve yer mefhumlarının teorik olarak tartışılmasının akabinde, toplam on iki büyük bölge altında Doğu Türkistan'daki yerleşim ve yerlerin adları, tarihte ortaya çıkışları, coğrafyaları, kültürleri ve tarihleri ele alınmış ve sonra yerleşimler, yerler, dağlar ve sular tafsilatlı bir şekilde kaynakların imkan verdiği ölçülerde incelenmiştir.