Gençlik yıllarından itibaren uzak ülkeleri, en çok da Kutsal Toprakları gezip görmek en büyük arzusuydu. Ne var ki kadınların denizaşırı seyahate çıkmadıkları bir çağda yaşıyordu. Londra'daki Kraliyet Coğrafya Derneği'ne yaptığı başvurusu, kadınların katılımı yasak olduğundan reddedilmişti. Arkadaşlarına Kudüs'ü ziyaret etmek istediğinden bahsettiğinde, kimse onun böyle bir işe kalkışacağına ihtimal vermemişti. Fakat o, tüm bunlara göğüs gerecek bir cesaret ve dirayete sahipti.
Avusturyalı kâşif ve seyyah Ida Pfeiffer, çevresindekilere uzun süredir yazıştığı İstanbullu bir arkadaşını ziyaret edeceğini söyleyerek 22 Mart 1842'de bindiği buharlı gemiyle Viyana'dan yola çıktı. Varış noktasını kimseyle paylaşmayıp pasaportunu dahi herkesten gizledi. Tuna Nehri'nden Karadeniz'e uzanarak "Hilâl'in Şehri" İstanbul'a vardı. Bursa, Beyrut, Yafa, Ölü Deniz, Kudüs, Nâsıra, Şam, Baalbek, Lübnan, İskenderiye ve Kahire'yi ziyaret etti. Süveyş Kanalı'ndan çölü geçerek Kızıldeniz'e ulaştı. Mısır'dan sonra tüm İtalya'yı gezdi. Nihayet 1842 Aralık'ında Sicilya üzerinden ülkesine döndü. Yolculuğu boyunca sıcaktan, susuzluktan ve seyahatin zorluklarından fazlasıyla bitkin düşse de günlüğüne notlar almayı asla ihmal etmedi.
İşte Doğu'ya Seyahat, Pfeiffer'in ilk kez 1843'te yayımlanan seyahat notlarından oluşuyor. Gezdiği şehirlerin tarihi, coğrafi ve kültürel hususiyetlerine dair ayrıntılı anlatımlar ve sosyal hayattan çarpıcı tablolar sunuyor. Yazar, ayrıca Avrupa'daki Müslüman algısının eksik ve çoğu zaman yanlış aksettirilmiş olduğunu kendi şahitliğiyle itiraf ediyor. Daha sonra seyahatlerine devam eden ve on iki yıl boyunca Güneydoğu Asya, Amerika, Orta Doğu ve Afrika'da deniz yoluyla 240.000 kilometrelik yolculuk yapan bu cesur kadının seyahat notları, okuruna birbirinden ilginç detaylar sunuyor.