Sırtüstü uzanıyorum yıldızlardan örülü örtüm altına! Derime kazıttığım yaşım kadar "yetmiş" suretin hepsi benimle gelmek istiyor. Bağırıyorlar duyuyorum. Susturmak istiyorlar susmuyorum. Yıllar geçtikçe ufalıp küçülüyor, buruşuyorum. Aynalara tahammül edebilirken uzun ya da kısa, güzel ya da çirkin değildim. Mürekkep karası kurban portreleriyle dolu yüzümde seçilecek bir hat yok artık. İşte yine duydum!
Grace çağırıyor!
Hata, insanın evrenle temasıyla başlar ve insanla insanın ilişkisinde devam edip gider. Gerçekle düş arasında mırıldanan hatalı bir ezginin büyüyerek güçlü bir besteye dönüştüğüne şahit olan tüm beyazların ortak hikâyesi bu! Çocukluktan ölümsüzlüğe, gerçeklikten deliliğe, inanmaktan aldanmaya doğru hızla akan bir nehir kendi masalını yeniden yazarken, Dokunulmaz'da insanın varoluşuna dair her kusuru sorgulatarak okurun zihninde beyazın içinden geçen siyah gibi iz bırakıyor.
Nedret Kılıç, Kornelyus'un Ezgisi ile başlattığı, Şedaraban ile devam ettirdiği üçlemeyi, akıllardan çıkmayacak bir sonla, Dokunulmaz'la tamamlıyor…