Burası dünyanın sınırı!
Booker Ödüllü Damon Galgut'un kaleminden çıkan Domuzların Güzel Çığlıkları ötekileştirilenlerin sesine kulak kesiliyor, karanlık Afrika'nın özgür ve aydınlık tarihine yüreklendirici bir bakış atıyor.
Ruhunu delik deşik eden travmalardan kurtulmak ümidiyle hayatında yeni bir sayfa açmaya hazırlanan genç bir adamın yolunu önce Namibya'ya sonrasında da kendi geçmişine ve hatıralarına çıkaran yazar; psikolojik gözlemleri en az politik analizleri kadar güçlü bir metne imza atıyor.
Zulme, haksızlığa ve merhametsizliğe karşı kan revan içinde bir "kurtuluş" hikâyesi anlatan kitap, geleceğini arayan Afrika kıtasının kırılgan tarihini sorgulamakla kalmıyor, aynı zamanda özgürlük pahasına canını ortaya koyanların anısına da saygıyla eğiliyor.
"Bir domuzun ölürken çıkardığına benzer ses yoktur dünyada. İlkel, bilinçdışı zihinde yaralar açan bir feryattır. Terk edilen bebeklerin, zorla alıkoyulan kadınların, dünyanın sökülen menteşelerinin sesidir..."
Çeyrek asıra ulaşmayan kısacık ömründe Patrick'in emin olduğu tek bir şey var: hayat ıstıraptan ibaret! Ve belki de en fenası, etrafındaki her şey bu ıstırabın fiziksel bir şekli. Henüz bir yıl önce, çaresizce kaderine boğun eğip vatanı beyaz Güney Afrika'yı savunmak üzere cephede Namibyalı askerlere "zorunluluktan" silah sıkarken, bugün annesinin özgür Namibyalı erkek arkadaşıyla tanışmak ve ilk serbest seçimlere tanıklık etmek için yıkık dökük anılarla hafızasına kazılan "o" yere geri dönüyor. Üstelik bu kez aştığı şey yalnızca dikenli tellerle ya da sivri ağaçlarla örülü "sınırlar" değil; hatıralarında ve benliğinde kök salmış onca önyargı, kalp kırıklığı, acı dolu travma da var. Elbette ufukta onu özgürlük ve huzur bekliyor ama önce, ruhu ile etrafındaki maddesel dünya arasında giriştiği çetin dayanıklılık yarışından, varoluşsal sınavdan geçmeli.
Geçmişin karanlık gölgelerinden sıyrılmaya çalışırken yaşadıkları toprakların gelgitlerinden nasibini alan bir anne ile oğulun acıyla sınanan hikâyesini sayfalarına taşıyan bu psikolojik kitap, Afrika'nın hemen her köşesinde hüküm süren ayrımcılığı ve eşitsizliği de gerçekçi bir perspektifle ele alıyor.
Damon Galgut'un erken dönem yapıtlarından olan Domuzların Güzel Çığlıkları, okuru kıskıvrak avucunun içine alan, sürükleyici anlatısıyla hakikatlere ışık tutan, çarpıcı bir roman.