Don Kişot
“Don Kişot olun. Tek hürmet ettiğim adamdır. Kaybedilmiş bir davanın bu kadar fedakâr bir kahramanı olabilir. Öyle görmek ve inandırmak ihtiyacında. Dünya Sanşo Panza'larla dolu.” Cemil Meriç Küçük bir köy asilzadesi olan Don Kişot’un, emekli olduktan sonra şövalye hikâyeleri okuya okuya dimağı karışır. Bir gün güçsüz ve yaşlı atı Rossinante’ye biner, birbirinden komik ve acınası maceralara atılmaya başlar. Hayali bir dev sandığı yel değirmenleri ile savaşır, koyun sürülerini asker zannedip hücuma kalkar. Kendisine eşlik eden sadık dostu ve seyisi Sanşo Panza ile öyle gülünç durumlara düşer ki çevresindeki herkes tarafından zavallı bir meczup gözüyle görülür. Yıllardır yalnızca kahramanlıklarından ve asaletlerinden bahsedilen şövalyeler hakkında söylenen hikâyeleri, alaylı bir şekilde ele alan Cervantes, bizlere figür şövalyesi olarak Don Kişot’u sunar ve onun maceralarını büyük bir ustalıkla kaleme alır. Yazıldığı yıldan itibaren pek çok dile çevrilen ve Batı edebiyatının temel kurgu romanı kabul edilen Don Kişot, her dönem en çok okunan kitaplar arasına girmiş ve günümüzde de değerinden bir şey kaybetmemiştir.
Devamını Oku