İçimdeki dönüşümün bir tırtılın kelebeğe evirilmesine ters benzerlik taşıdığını düşünüyordum. İnsanın bir şeylerden habersizce yaşaması, toplumdaki sorunları ya da yanlışları görmezlikten gelmesi, sadece kendi yaşantısı ile ilgilenmesi kelebeği andırırken, problemlere çomak sokması, çözüm arayışı içinde olması ise kozaya hapsolması anlamına geliyor gibiydi…
Ondan aldığım cesaretle, içimdeki isyanın ateşi başlamış, geri durarak, korkarak bir şeylerin gerçekleşemeyeceğini anlamıştım. Toplumun, doğanın elinden tutacak kişilere ihtiyacı olduğuna inandığımı, bunu birilerinin gerçekleştirmesi gerektiğini anlatırken gözlerine bakıyor, sanki kendimi yanan bir şöminenin yanında sıralanmış, yakılmayı bekleyen düzgün kesilmiş ağaç parçalarına benzetiyordum. İşte, hissettiğim tam da buydu.