Dört arkadaştı onlar…
Anlaşan, anlaşamayan, kavga eden, zaman zaman birbirini kıran, zaman zaman birbirini anlamayan ama hep tamamlayan… Eksikleri hataları, yanlışları olmuştur elbet ancak hep umudu diri tutan gençlerdi onlar. Büyük büyük laflar etmekten daha fazlasına cüret eden arkadaşlar…
Makul, akıllı, sakin, gerçekçi, hayalperest, zengin, fakir, kavgacı ama hep arkadaşlığı ayakta tutanlardı…
Hayal miydi gerçek mi?
Yaşandı mı hakikaten bu yazılanlar?
Bu kadar mı ciddi, bu kadar mı sert, bu kadar mı rencide ediciydi hikâye?
Mesela ali kime karşılık senin hayatında ve Hüseyin kim?
Asım gerçekten var mı veya Turgut neden tüm acıların muhatabı oldu ısrarla?
Çok yara taşıdılar bu gencecik hikâyede, çok gözyaşı döktüler. Kan zaman zaman.
Adaleti ayakta tutmanın kaygısıyla yaşadılar, ideal olana talip oldular herkes gülerken onlara.
Zenginliğin üstünlük, fakirliğin acziyet olmadığını haykırdılar.
Bu hikâye zor zamanlarda zor zamanlara isyan ve umut olarak yazıldı.
Yok be dedirtir mi sorusu düşer önümüze de… Var be!
Onlar dört arkadaştı. Hep öyle kalacaklar büyük büyük hayalleri ve yürüdükleri hedefleriyle…