Sevgili Arkadaşlar;
Az sonra okuyacağınız bu mektupların kısa bir hikayesi var.
Bir zamanlar Gülçocuk adında güzel mi güzel bir çocuk dergisi çıkarıyordum. O dergide Arapça, İngilizce ve Fransızca dilleri ile fıkralar, şiirler ve mini hikayeler de yayınlıyordum.
Birgün bir baktım ta Fas'tan Arapça bir mektup geldi, ardından başka ülkelerden İngilizce ve Fransızca dili ile yazılmış mektuplar.
Bundan çok büyük bir mutluluk duydum ve farklı ülkelerde yaşayan çocukların adreslerini birbirine verdim, mektuplaştılar.
Ayrıca ben de bu kardeşlerime çok sayıda mektuplar yolladım.
İşte bu mektuplar, o mektuplar.
"Canım Meltem,
Sen Lyon'u terk ettikten sonra hemen sonra oturup bu mektubu yazdım. Tam mektubu bitirip zarfıma koyduğum sırada seninle birlikte geçenlerde didik didik ederek okuduğumuz "Gülçocuk" gözüme ilişti. Aklımdan oturup ona da yazmak geçti. Sonra sana yazdıklarımın aynısını ona da yazdım. İnşallah yayınlarlar da sana bir dergiden seslenme şansına kavuşurum. Doğrusu ben pek yayınlanacağını sanmıyorum. Çünkü mektubu Fransızca yazdım. Fakat aceleye gelince çok kötü bir yazı oldu. Acaba çevirebilirler mi dersin?"