Yahudi tarihi onun ölmez adını saygıyla ve gururla anar. Onun yaşamöyküsü "derslerle" doludur...
24 Ekim 1784'te Livorno'da doğdu. Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Parayla satın alınamayacak manevi zenginliğe sahip bir ailede büyüdü. Goethe'nin söylediği, "Babalarından sana miras kalana kadar sahip olmak için onu kazanmalısın!" cümlesindeki "öz"e ulaşmak için çalıştı, çalıştı... Sonunda, bir yahudi aydını olarak dünyaya ölmez bir isim bıraktı...
Kazandıklarını kendisi için saklamadı. Her şeyini paylaştı... Yaşamını iyilik yapmaya adadı. Yoksullara ve ihtiyacı olanlara yardımları servetiyle aynı oranda arttı. Yardım elini dünyanın pek çok yerine uzattı: Güney Amerika, Filistin, Suriye, Fas, Bulgaristan, Rusya, Türkiye'de yaşayan Yahudilerle ilgilendi. Bu tutkusundan son nefesini verene kadar vazgeçmedi. Çünkü huzuru ve yaşama sevincinin kaynağı "yardım"dı...
İlk kez bir Yahudi Londra belediye başkanı oldu: Bu Sör Moses Montefiore'ydi... Kral ve Kraliçe Victorya tarafından onurlandırılarak "Sör" unvanı verilen ilk Yahudi de oydu. Günümüzde de kendi alanında ilk sıralarda yer alan ve dünyanın en eski sigorta şirketi olan Allianz'ı kurdu. Okullar açtı...
Sıradan bir Yahudi olarak geldiği dünyadan; yardımseverliği, cömertliği, insanlığı, çalışkanlığı, aliliği, dürüstlüğü ve "iyilik tutkusu"yla saygıyla anılan" bir isim bırakarak ayrıldı...
Sör Moses Montefiore 1885'te dünyaya gözlerini yumduğunda bile son sözleri şunlar oldu: "Yapılacak başka bir şey var mı? Varsa yapalım. Bir çek daha yazmam gerekiyorsa, gücüm yettiği sürece yazmak isterim. Şükürler olsun Allahıma, bana bunca zamandır iyilikler yapma olanağı verdiği için..."
İlginç ve "örnek" bir yaşamöyküsü...