"Modern" dediğimiz yaşam biçiminin temelinde, dünyayı kontrol edilebilir hâle getirmearzusu yatar. Ancak dünyayıtam manasıyla deneyimlememiz, kontrol edilemeyenlekarşılaştığımızda gerçekleşir; o zaman hareket ettiğimizi ve canlı olduğumuzu hissederiz. Herşeyin kontrol altında olduğu, planlandığı ve tüm yönlerine hâkim olunan bir dünya,heye/cansızbir dünya olurdu.
Hayatlarımız, kontrol edebildiklerimizle kontrolümüz dışındakiler arasındakibir dengedir.Ancak biz, geç modern insanlar, dünyayı her yönüyle kontrol edilebilir hâle getirmeyeçalıştığımız için, dünyayı fethetmemiz,sömürmemiz veya üzerinde hâkimiyet kurmamızgerekennesneler bütünüolarak görürüz.Tam da bu nedenle "hayat", canlı hissetme vedünyayla gerçekten karşılaşma deneyimi, her zaman elimizden kaçıyor gibi görünür. Bu dahüsrana, öfkeye ve hatta umutsuzluğa yol açar. Rosa'ya göre"rezonans"içinde olmakkontrolümüzün ötesindekişeylere açık olmamızı gerektirir.
Rosa'nın toplumsal hızlanma ve yabancılaşma üzerine çığır açan çalışmasının devamıniteliğindeki bu kısa kitap, sosyal bilimlerle ve modern toplumsal yaşamın doğasıyla ilgilenenherkesin ilgisini çekecektir.