Bir film çektik. Film tuttu beni içine çekti. Yüzümü gökyüzüne çevirdim, baktım "O" hala orada duruyor. Kentin üstünde koca bir soru işareti… Bir anda beliren ve durma süresi arttıkça bir tehdit olarak algılanmaya başlayan bir 'Duran UFO.' Sonra kendime sordum; bir şehrin tepesine çökerse tanımlanamayan bir cisim, nerede durur insanoğlu?
Kiminin gözü onda, kimi unutmuş görünüyor. Dışarıda çocuklar oynuyor. Kapının önüne bir taksi yanaşıyor. Pencerelerin birinde bir kadın çıplak aşka yürüyor. Hava poyraza kesiyor. Tam kırk sekiz saattir orada öylece duruyor...
Duran; zamanın ve mekânın kıyısında, üstüne yaz sıçramış bir yeşil yalan.
"İn bakalım, in bakalım, gökyüzünden in bakalım. Delikanlı kim bakalım!"
Arissa pencereye doğru yöneldi. Elli iki yıldır bu binada yaşıyor, son otuz yıldır da tek başına bu pencereden aşağıya bakıyordu. Herkes gelir geçer Arissa mevsimlerin, yılların, insanların geçişini izler, kimse onu görmezdi.
"Gökyüzünde yalnız duran ufolar, yeryüzünde sizin kadar yalnızım…"
Aşağıda bağıra çağıra, caddeden yürüyerek geçen yüzlerce insana baktı. İnsanlar başlarını havaya kaldırmış ona bakıyordu. Televizyon, hayatın normal akışında olduğunu gösteriyordu. Arissa daha önce insanların eylemlerine, yürüyüşlerine tanık olmuştu. Ama elli iki yıldır bu pencerede tek bir kişiyle bile göz göze gelmemişti. Şimdi yüzlerce insan başını havaya kaldırmış, ona bakıyordu." Arissa'nın Gözyaşları