Ben karşılksız, çıkarsız dostluğu unuttum.
İnsanlara güvenip borç vermeyi, borcumu gününde geri almayı unuttum. Banka yerine bir tanıdıktan para istemeyi, kredi kartı kullanmadan bakkaldan, marketten veresiye alışveriş yapmayı unuttum. Yer sofrasında bir ekmeği ikiye bölüp aynı tastan çorba içmeyi unuttum. BirkaçTarkadaşla oturup televizyona, internete dalmadan hâl hatır etmeyi unuttum. Birbirinin derdiyle dertlenmeyi, dar günde birlik olmayı unuttum.
Telefon etmeden çat kapı misafirliğe gidip bir demli çay içmeyi, soba üstünde pişen kestaneyi, patlamış mısırı unuttum. Tanımadığım insanlarla selamlaşmayı, komşudan bir bardak ödünç yağ, şeker istemeyi unuttum. Akşamüstü kapı önüne çıkıp çekirdek çitlemeyi, sokakta koşturan çocukları seyretmeyi
unuttum. Yağmurdan sonra toprak kokusunu içime çekmeyi, boy veren ekinlerin arasında yürümeyi, yemyeşil çayırlara uzanıp gökyüzünü seyretmeyi unuttum. Sonra tarla domatesinin, keçi peynirinin, közlenmiş patatesin, yufka ekmeğin, kıstırma lokumun tadını unuttum.
İnanmayacaksınız belki ama gökkuşağının renklerini, kuşların ötüşünü, menekşenin, sümbülün kokusunu bile hatırlamıyorum.