Bülbülün şiarı ötmektir; üstelik avaz avaz, bir de güllere nazire… Şakımaktır serçenin işi gün boyu tok kaldığı demlerde… Kurdun ise ulumaktır akşam üzerleri ve geceleri. Çakallara laf yetiştiren köpeklerin makamı farklı olur loş ışıkların gölgesinde. Ve her canlı mutluluklarıyla kendi mevsiminde kendince dile gelir. Çağıldayan sular kimi zaman duru ve kimi zaman da bulanık dünyalarında söze gelir; kükreyen rüzgâr, kamçılanan bulutlar, dövülen sahiller eşliğinde… Ve daha niceleri söze gelir… Ya insan? Nedir bu insanın alıp veremediği sözlerden yana ve seslerden örülü dünyasında… Nedir bu heyulası kelimelerden yana? Ötmek mi onun işi, haykırmak mı, ulumak mı, böğürmek mi? Sular gibi akmak mı kelimelerle, kar gibi erimek mi güneşlerle, billur gibi damlamak mı yakutlarla, altınlarla?