"Adım kadar ebruli bir rüya gibiydi hayat denen sahnede bendenize ayrılan yer. Evlatların kimi önümden öylece geçip gitti, kimi seyirci koltuklarını kâh doldurup kâh boşaltmakla yetindi. Kimi ise sahneme çıkıp oyundan bir renk, bir perde olmayı seçti. Perdeler belki de büsbütün başka renklerdeydi ancak her birinden ayrı ayrı yansıyan nurun ebeveyn gözlerimde bıraktığı duyum hep aynıydı, hep aynı kaldı. Hepsi evlat rengindeydi işte, bilmem ki nasıl anlatılır?" Ebruli üç katlı, altı daireli bir apartmandır. Yegâne görevi, evlatları bildiği apartman sakinlerini gözetleyip korumak olan Ebruli'nin elbet en büyük mücadelesi de onlara musallat olan iblise karşı koymaktır. İyilik ile kötülüğün savaşında kazanan mutlak bir bedel ödeyecektir, tüm çetin savaşlarda olduğu gibi…
Yeliz Yıldız yeni romanında taş duvarların içine insana özgü temalar ekleyerek, maddelerin de ruhunun olup olmadığını, yaşama müdahalelerinin sınırlarını sorguluyor. Taş duvar dediklerimizin saf taştan yapılmadığını; onların da içine bir us, bir zihin üflendiğini gözler önüne seriyor.