Mezhepsel anlamda ortaya konan her fikrin ,yapılan her davranışın doğru veya yanlış olma ihtimali söz konusudur.Bununla birlikte söylenen her sözün ,yapılan her işin bir anlam boyutu vardır.Önemli olan bunlara adil bir şekilde yaklaşarak kastedileni tarafsız bir şekilde anlatmaya çalışmaktır.Söylenileni tarafsız bir şekilde anlamak yerine ona sübjektif anlam yüklemek haksızlıktır.Bu tür bir haksızlığın örneğine Eş'ari ve Eş'ariler'in Ebu Hanife ve taraflarına ,sonrasında ise Hanefiler'in ve Nesefî'nin onlara yönelik söylemlerinde rastlamak mümkündür.Her iki kesim de büyük ölçüde anlamayı değil anlam yüklemeyi ön plana çıkarmıştır.Bu da onları ister istemez birbirlerini küfürle itham etmeye kadar varan sert bir dil kullanmaya sevk etmiştir.Halbuki her şeyin anlamı nereden,nasıl ve niçin bakıldığına bağlıdır.Eş'ariler itikadi konulara Allah'ın kudretini ön plana çıkararak yaklaşırken,Hanefi-Matüridiler ise Allah'ın hikmetini öncelemişlerdir.Bu da doğal olarak farklı sonuçlara ulaşmalarına sebep olmuştur.