Bu eser Musa Carullah Bigiyef'in (1875-1949) Ebü'l-Alâ el-Maarrî'nin el-Lüzûmiyyât isimli divanından yaptığı tercümeyi eleştiren bazı kişilere cevap vermek amacıyla yazdığı bir kitaptır. Ancak Musa Carullah'ın bu cevapları sadece el-Lüzûmiyyât tercümesine yapılan tenkitlerle sınırlı kalmamış; onun başta Arap dili ve edebiyatı olmak üzere Kelam, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Fıkıh usulü ve Tasavvuf gibi çeşitli İslamî ilimlere yönelik eleştiriler manifestosuna dönüşmüştür.
Musa Carullah'ın bu eserindeki İslamî ilimlere yönelik eleştirilerini iki noktada toplamak mümkündür:
Birincisi: Yüzyıllardır medreselerde İslamî ilimlerle ilgili okutulan temel metinler ve onlar üzerine yazılan şerh ve haşiyelerin büyük bir kısmı kalitesiz ve faydasız kitaplardan meydana gelmektedir.
İkincisi: Başta Kelam ve Fıkıh olmak üzere bazı İslamî ilimlerin birtakım metodolojik problemleri bulunmaktadır. Mesela kelamcıların bilgi vasıtası olarak "zan" ifade eden tek kişinin haberini kullanmaları ve bu tür haberlerle sabit olan bazı zanni meseleleri katiyet alanı olan itikat sahasına sokmaları, İslam dünyasında ortaya çıkan pek çok problemin temel kaynağını teşkil etmektedir. Yine, fıkıh alanında bütün toplumu ilgilendiren "umumi kanunlar"ın konulması sırasında icma veya çoğunluk şartının aranmayıp sadece tek bir kişiden ibaret olan müçtehit veya müftü tarafından bu kanunların tedvin edilmesi, İslam dünyasında hukuk alanında birtakım ihtilafların doğmasına sebep olmuştur.