Hüzün, insani bir duygudur ve özümüze aittir. Hüznü en çok şairler yakıştırdı bize. Mısralarında, bu duyguyu ince ve zarif şekilde kaleme alıp yüreklere seslendiler. Doğu medeniyeti ve bizim iklimimizde hüznün ayrı bir yeri vardır. Şarkı ve türkülerimizde, mani ve hoyratlarımızda hüzün hâkimdir. Ayrılık, gurbet ve ölüm konuları işlenirken hüznümüz anlatılmıştır.
Mizah kitaplarıyla adını duyuran Mehmet Nuri Yardım, şimdi de Edebiyatımızda Hüzün ile farklı bir vadiye yöneliyor. Bu eseriyle hüzün coğrafyamızı önümüze seriyor. Kitap, Türk edebiyatının son iki yüzyıllık geçmişindeki hüzün manzarasını ortaya koyuyor. Erken ölen şair ve yazarlarla, çocuklarını ve yakınlarını kaybeden edebiyatçılarla, türlü hastalık ve çeşitli sıkıntılarla mücadele eden yazı erbabıyla bu kitapta buluşuyoruz. Yardım; benzeri az olan bu eserinde melankolik ruhlu, bunalımlı kişilerin yanı sıra, yaşadığı acılara direnç göstererek ayakta durabilen, ümidini ve coşkusunu hiçbir zaman kaybetmeyen güçlü kalem ustalarına da dikkat çekiyor. Bir edebiyatçının sorumluluk duygusu taşıması ve topluma öncülük etmesi gerektiğini vurguluyor.
Hüzünlendirdiği ölçüde düşündüren bir kitap Edebiyatımızda Hüzün. Hayatını erken kaybedenler, intihara teşebbüs edenler, ölümü seçenler, hastalıklarla boğuşanlar, evlatlarını, eşlerini erken yitirenler, birçok kederi yaşayanlar... Kitapta son iki yüzyılda büyük kahırlar çekerek ömrünü tamamlamış 154 Türk edebiyatçısının buruk, ibretli ve ilginç hayat hikayesini okuyacaksınız.