"Bulunduğu odanın kapısından girip de onu karşımda görünce gözlerim yaşla doldu. Çünkü onu gören gözlerim değil, kalbimdi, kalp yanmadıkça göz yaşarmazdı... Bembeyaz sakalları, o güzel yüzü, o mütebessim ifadesi ile henüz bir şey söylemeden kalbime hitap edivermişti. Sanki sözcükleri bakışlarında gizliydi: Kızım, sen haksızlık yapmadıysan, sende kimsenin hakkı kalmadıysa, bırak üzülmeyi. 'O şunu dedi', bu bunu yaptı diye kendini yorup durma. Sen ne yaptın? Bana ondan haber ver... Sen sana ait olanları düşün... İyilik, doğruluk yolunda olana en büyük dost Allah. Ötesi var mı? İnsanlar katı, asi, zalim olabilir, kabaca düşünüp hareket edebilirler. Her şey istediğimiz gibi olamaz ve herkesten istediklerimizi işitemeyiz. Bir kapı hayra açılmayacağı gibi şerre de kapanmayabilir. Açılan her kapıdan hayır ile girilmez. Kapanan her kapının ardında da şer aranmaz... Sabırla bekleyişimizi sürdüreceğiz. Hem senin kalbin, bilir kızım. Hissedersin. Hep konuşsun hiç susmasın, hep yanında kalsın hiç gitmesin istersin. Zaman durur, sen zamanın dışında bir yerde kalırsın..."