Rüya/düş, insanın uykuda veya uyanıkken kurguladığı fantezisidir. Her ikisinde de bir bilinç çalışması olduğu açıktır; ancak uykuda rüyanın daha dağınık ve rastlantısal olduğu, buna karşın uyanıkken kurgulanan rüyanın daha derli toplu ve mantıksal olduğu söylenebilir. Elbette ki bu derli topluluk ve mantıksallık ile kast edilen şey bilimdeki gibi bir açık seçiklik, netlik, keskinlik değildir. Uyanıkken kurgulanan rüyanın uykudaki rüyaya göre keyfiliğinin daha az olması nedeniyle daha gözle görülür, anlaşılır olması bu ayrımı bir bakıma zorunlu kılmıştır denilebilir. Rüyanın çoğunlukla uyku halinde iken görüldüğü düşünülmekle birlikte bugün uyku ile uyanıklık arasında bir yerde gerçekleşen ve "gündüz düşleri" (daydream) adı verilen bilincin açık olduğu rüyaların olduğu da bilinmektedir. Gündüz düşleri, yapmayı tercih ettiğiniz veya gelecekte elde etmek istediğiniz bir şey hakkındaki hoş düşünceleri içerir. Dilde rüya hali kurmanın edebiyata nasıl yansıdığı veyahut da edebiyatta nasıl gerçekleştiği sorusu bu çalışmanın ana problemidir.