Cemal Şakar Edebiyatın Sırça Kulesi'nde, kutsal, ilham, vahiy, aşk, dil, hakikat, sanat kavramlarından yola çıkarak apaçık bir Müslüman sanatçı manifestosu ortaya koyuyor. Sanatın kökenlerine, dinle olan bağına, giderek sanatın varoluş koşullarına eğilip zevkin ve hazzın peşindeki sanat anlayışına karşın vahyin emrindeki sanat anlayışını temellendiriyor. Kutsal ve dünyevî bağlamında sanat algılarını tartışırken Müslüman sanatçının sanat karşısındaki konumunu ele alıp, Kur'an'ın vaz ettiklerinden sanata bakışın ayrı tutulamayacağını belirtiyor.
Şakar tüm yazılarında, vahiyle insan arasına giren modern, hakikati öldüren postmodern dünyayla ve seçkinci/özerk sanat algısıyla hesaplaşmaya giriyor. Sanatçının gerçeklikle ilişkisi bakımından bir dünya görüşüne sahip olması gerektiğini ileri sürerek, saf sanat ve tarafsızlık yargılarına eleştiriler getirirken, her sanat anlayışının arkasında bir inanç sistemi yattığını temellendiriyor. Sonuç olarak yazılar bir bütün olarak Müslüman'ın sanata olan bakışını derinleştirirken yeni tartışmalara da kapı aralıyor.