"Bahçemdeki kadife çiçeklerini, begonyaları, kartopu ve yaban güllerini, kiraz, dut ve elma ağaçlarını hortumla suluyordum. Bir gölge üzerimden alçak uçuş yaptı. Başımı kaldırdığımda gördüğüme inanasım gelmedi. Kırmızı bir kargaydı gördüğüm. Hayır kırmızı değil, bildiğimiz karakarga. Aslında her iki rengi de taşıdığını fark ettim; göğsü, kanatlarının altı, kuyruğu kırmızıydı. Kırmızı karga sulamakta olduğum elma ağacının alçak dalına kondu. Şaşkınlık içiresinde kargaya baktım, o da bana eski bir dostu görmüşçesine baktı; söyleyecek bir şeyleri varmış da söylemeye utanmış ya da korkmuş gibiydi. Gözlerimin içine bakıyordu. Yaşlı bir erkeğin tizleşmiş, yorgun ses tonuyla, "Merhaba" dedi. Korkuyla karışık bir şaşkınlık yaşadım. Rüya mı görüyordum yoksa kırmızı karga konuşuyor muydu? Bu kamera şakası olmalıydı ya da aklımı kaçırıyordum. Kara gözlerini gözlerimin içine dikerek, "Korkma, duyduğun ve gördüğün gerçek." dedi."