Kapı açıldığında koğuştan beş kişi çıktılar, üst aramasından sonra demir kapılar ardı ardına açıldı. Görüş kabininde babasını beklemeye başladı sabırsızca. Onun için zaman önemliydi. "Erken alsalar olmaz mıydı?" diye düşünürken karşısında babasını gördüğünde yüzünde gülücükler açtı. Ev halkını, mahalleliyi, arkadaşlarını sormadan direkt konuya girdi. İlk önce okuduğu kitaptan bölümler aktardı.Sonra, "Badara-Hemşin'de yazları yakın akrabalarımız bizim evde toplanırdı," dedi İshak. "Hatta civar köylerden ailemizin diğer fertleri gelirdi. İlk önce yemekler yenilir ardından ikinci kata tahta merdivenden çıkılarak, herkes sırasıyla yerine otururdu. En önde babamın dayısı Mehmet, bir adım gerisinde diğer dayısı İshak, solunda ise Hasan otururdu. Sen ve Rafet ağabeyim kapı girişinin solunda otururdunuz. Mehmet dayı Rusya'dan gelen mektubu okur, bir sehpanın etrafına toplanır birlikte yanıtını yazardınız. Okunan mektubu sonunda bir tasın içinde yakardınız. Küçük olduğum için o zamanlar aklım ermezdi. Bugün düşündüğümde ancak anlayabiliyorum birilerinin eline geçmesin diye yakıldığını."
Babası İshak'a bakmakla yetindi. Bir ara bir şey söyleyecek gibi oldu, vazgeçti.