Eğitim, bireyi toplumsallaştıran ve dönüştüren bir eylem alanıdır. Birey ve toplum yönünden taşıdığı önem nedeniyle, eğitim örgütlerinin akılcı bir anlayışla yönetilmesi gerekmektedir. Eğitim ve okul yöneticileri, eğitimsel amaçların başarılması sürecinde maddi varlıklarla birlikte insan kaynağını işe koşar. Eğitimin insan kaynağı, eğitim alanında hizmet öncesinde yetiştirilmiş ve belli ilkelere dayalı olarak istihdam edilmiş olan öğretmen, yönetici, denetmen ve eğitim uzmanları gibi çeşitli meslek gruplarından oluşmaktadır.
Eğitim örgütlerinin sahip olduğu en değerli varlık, eğitim hizmetlerinin farklı tür ve kademelerinde görev yapan insan kaynağıdır. İnsan kaynağının etkili yönetimi, eğitimsel hedeflerin başarılmasında anahtar bir işleve sahiptir. İnsan kaynakları yönetimi, ağırlıklı olarak özel sektör işletmelerinde kullanılan ve stratejik bir öneme sahip yönetsel bir araçtır. Bunun önemli bir nedeni, özel sektör işletmelerinin yoğun bir rekabet baskısı altında olmalarıdır. Rekabet baskı altında faaliyetlerini yürüten işletmeler, sahip oldukları insan kaynağından en üst düzeyde verim almayı ve dolayısıyla rekabet edebilirliklerini güvence altına almaya çalışmaktadır. Böylece işletmeler, orta ve uzun dönemli stratejik hedeflerine ulaşabilmektedir. Buna karşın kamu kesiminde faaliyet gösteren eğitim örgütleri, rekabet baskısı altında olmamanın verdiği görece rahatlıktan dolayı, değişmeye, yenileşmeye ve gelişmeye direnç göstermektedir. Bu anlayışın yarattığı sorunlardan biri de, eğitimin insan kaynağının etkin ve verimli yönetilememesidir.