Dua... Allah ile konuşmanın, dertleşmenin, O'na karşı itirafta bulunmanın ve O'nun küçük bir kulu olduğumuzu hatırlamanın en kolay yolu... Öyle bir yol ki, O'ndan bir şeyi isterken bile bize sevap yazar, bizi daha çok sever, lütfünü genişletir; biz istediğimizi artırırız, O da keremini...
Umut... Duanın ardından ilahi bir bekleyiş... Allah'ın kullarına verdiği nimetlerin çoğu, Müslüman-Kafir gözetmeksizin bahşettiği ve irademiz dışında takdir ettiği şeylerdir; ama Allah'ın lütfü geniş, hazineleri sonsuzdur. Bir tek davranış, bir tek kıpırdama allah'ın "Kerem" sıfatını harekete geçirmek için yeterlidir. O vakit Allah kendisine uzanan elden, yakaran dilden, ağlayan gözden haya eder ve takdirini genişletir. Zaten bunu kendi de taahhüt etmiş, "Çağırın beni, icabet edeyim size" buyurmuştur.
Ancak her şeyin olduğu gibi duanın da bir adabı vardır. İnsanoğlu hangi duayla, nerede ve nasıl dua etmek gerektiği konusunda bir öğretmene ihtiyaç duyar. Allah katındaki saklı hazinelere ulaşmak için en güzel yol ise bu öğretmenlerin bizlere öğrettiği şekilde Allah'a ulaşmak, O'na yakarmak ve O'ndan istemektir. İşte, bu kitapta, Allah'ın bizlere öğretmen olarak tanıttığı Ehlibeyt'in (s.a) duaya yönelik engin öğretilerinden bazılarını bulacaksınız...