Ilık rüzgâr bir tapınağın karşısındaki evin bahçesindeki huş ağacının yapraklarını yalarken baharın çamuruna bulanmış çizmeler çoktan ezilmiş, çimlerin üstünde ilerliyordu. Bir kirpi ezilmemek için fıtı fıtı tapınağa doğru kaçtı. Sonra aklına oranın bir Şinto tapınağı olduğu ve bir beyaz yılana ev sahipliği yaptığı gelmiş olacak ki yolunu değiştirdi. Çizmelerin sahibi, kirpiye bir bakış attı ve ne kadar sevimli olduğunu düşünüp yoluna devam etti. Aklının bir köşesine bir kirpi sahiplenmeyi yazdı ve adımlarını sıklaştırdı. İşte bu, o kirpinin hikâyesi değil. Bu, o çizmelerin ve kirpi sahiplenme fikrinin sahibinin hikâyesi. Bu bir kahramanlık destanı veya bir efsane değil. Bu, zayıf bir adamın ve farklı bir yerin öyküsü. Bu bir kıyamet senfonisi.