Bilim insanları, çevre örgütleri ve ekolojik duyarlılığa sahip herkes; artık daha fazla düşünüyor, tartışıyor ve sorguluyor. Buluşulan ortak nokta; yaşanan felaketlerin ana sorumlusunun insan olduğu ve ekolojik dengenin insan eliyle bozulduğu gerçeği. Çevrenin korunması çalışmaları ise tüm canlıların daha sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamasının sağlanmasını amaçlıyor. Bu noktada, toplumun tüm kesimlerinde çevre bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı bireylerin yetiştirilerek bu bireylerde kalıcı davranışların yerleşmesinin sağlanması, doğal, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve toplumsal katılımın sağlanması büyük önem taşımakta. Doğal yaşamın korunması, tüm canlıların daha sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşaması için mücadele, sadece kurumların değil, tüm toplum kesimlerinin ve tek tek bireylerin ortak sorumluluğu.
Medya ise çevre sorunlarına kamuoyunun dikkatinin çekilerek kamuoyu baskısının oluşturulmasında, çevre kirliliğine yol açan sorumluların açığa çıkartılmasında ve insanların çevre konusunda bilinçlendirilmesinde etkili bir iletişim aracı olarak belirginleşiyor. Bizler, akademisyenler / bilim insanları olarak, bu sorumluluk duygusundan hareketle, elinizdeki kitabı hazırladık. Ekolojik ve çevresel konuları / sorunları tartıştık, medya-çevre ilişkisini irdeledik ve çözüm önerilerinde bulunduk.
Çalışmanın sonraki yıllarda alana ilişkin yapılan araştırmalara ışık tutmasını arzu ediyoruz.