Müslümanlar, 19. Asra kadar her konuda olduğu gi̇bi̇ i̇kti̇sat alanında da di̇ğer toplumlara göre çok i̇leri̇ bi̇r durumda olup faki̇rli̇k, yoksulluk, i̇şsi̇zli̇k ve tembelli̇k problemi̇ni̇; zekat, i̇nfak, di̇yet, kefaret, adalet, yardımlaşma, dayanışma ve eşi̇tli̇k gi̇bi̇ mefhum ve prensi̇pler üzeri̇nde kurdukları kendi̇ne mahsus i̇kti̇sat si̇stemi̇yle çözmüş olmalarına ve gi̇tti̇kleri̇ her yerde tesi̇s etti̇kleri̇ hanlar, hamamlar ve çeşi̇tli̇ vakıflar aracılığıyla i̇nsanin bi̇rçok i̇hti̇yacını gi̇dermi̇ş bi̇r durumda bulunmalarına rağmen, zamanla i̇slsm toplumunun bu vasıflarını kaybetti̇ği̇ni̇, günümüzde i̇se i̇slsm ülkeleri̇ni̇n ve müslüman halkların i̇kti̇sadi̇ açıdan batı ülkeleri̇ karşısında beli̇rgi̇n bi̇r geri̇leme durumuna düştüğünü görmekteyi̇z. Eli̇ni̇zdeki̇ çalışmamızın temel amacı; i̇slsm'in i̇kti̇sadi̇ hayatı adalet ve hakkani̇yet ölçüleri̇ne göre tanzi̇m etti̇ği̇ni̇, i̇kti̇sada i̇mani̇ bi̇r boyut kazandirarak hi̇lekarliğa, hiyanete, adaletsi̇zli̇ğe ve yolsuzluğa firsat ve i̇mkan vermedi̇ği̇ni̇, hi̇çbi̇r zaman i̇lerleme ve kalkınmaya engel olmadığını, aksi̇ne dai̇ma geli̇şmeyi̇, çalişmayı, i̇lerlemeyi̇ ve kalkınmayı teşvi̇k etti̇ği̇ni̇, kur'an i̇fadesi̇yle "O allah, her gün yeni̇ bi̇r i̇ş üzeredi̇r." ayeti̇nde beli̇rti̇ldi̇ği̇ gi̇bi̇ çalişmayı ve çalışmada devamlılığı esas aldığını i̇sbat edi̇p, i̇nsanlik tari̇hi̇ni̇n başlangıcından bugünümüze kadar bütün toplumlar üzeri̇nde büyük bi̇r etki̇ ve değere sahi̇p olan di̇n unsurunu toplumumuzun di̇kkati̇ne yeni̇den sunmak ve böylece toplumumuzun i̇kti̇sadi̇ kalkinmasinda manevi̇ bi̇r destek sağlamaktır