Her yaprağın kendisine özel anıları ve hafızası vardır. Ancak bu durum, yaprağı ağaçtan bağımsız bir varlık hâline dönüştürmez. Doğa-insan ilişkisi, ağaç-yaprak bağına benzer. Her insanın kendisine özel anıları ve hafızası vardır fakat insanın en büyük yanılgısı kendisini doğadan bağımsız bir varlık olarak görmesidir. Uygarlık tarihinde gerçekleştirilen her devrim, yaprağın kendisini ağaçtan üstün görmesine neden olmuştur. Bizler kendi ağacına ihanet etmiş yapraklarız. Onu sömürerek, çıkar amaçlı kullanarak hatta yok etmeye çalışarak kendi sonbaharımızı hazırlıyoruz.
Yaprağın kendi ağacına ihanet ederek mutlu olacağına olan inancı bir yanılsamadır. Öznenin yaşam alanı doğanın kendisidir, yaprak ise onun varoluşlarından sadece bir tanesidir. İnsanın mutluluğu, öznenin doğasıyla kuracağı uyumla gerçekleşebilir. Antik dönem felsefecileri eudaimonia adını verdikleri gerçek mutluluk hâlinin ancak euthymia yani doğa-özne-insan uyumuyla sağlanabileceği mesajını bizlere vermişlerdir.
Ekosantrik Psiko-Felsefi (EPF) kuram, öznenin travmalarını öncelikle insanlık tarihi içerisindeki evrimi temelinde incelemekte ve kendisini doğa karşısındaki konumlamasından hareket etmektedir. EPF kuramının temel hedefi, doğa-özne-insan uyumunda meydana gelen eksen kaymalarını onararak insanın, eudaimonia bağlamında mutluluk ve huzur hâline ulaştırılmasıdır.