Muâviye bir miktar mal ve bir prangayı Ömer b. el-Hattâb'a gönderdi ve ona bir mektup yazdı: "Ben Rum kalelerinde demir prangalar içinde Müslüman esirler buldum. Müminlerin Emîri görsün diye onlardan bunu çıkarıp gönderdim." Araplar daha önce demirden zincirle bağlanırlardı.
Muâviye'nin elçisi geldi; malı ve prangayı Ebû Süfyân'a verdi.Ravi dedi ki: Ebû Süfyân prangayı ve mektubu Ömer b. el-Hattâb'a götürdü; ancak malı kendisi için alıkoydu. Ömer mektubu okuyunca: "Mal nerede, ey Ebû Süfyân?" dedi. Ebû Süfyân: "Üzerimizde borçlar ve yapmamız gereken yardımlar vardı. Bizim beytülmâlde hakkımız vardır. Bizim için beytülmâlden bir şey çıkardığın zaman bunu onun yerine sayabilirsin," dedi. Bunun üzerine Ömer: "Malı getirinceye kadar onu prangaya vurun," dedi. Ravi dedi ki: Ebû Süfyân, malı kendi-sine getirecek bir adam gönderdi. Ömer de onun prangadan çıkarılmasını emretti. Ravi dedi ki: Elçi, Muâviye'nin yanına gelince Muâviye ona: "Müminlerin Emîri'ni gördün mü? Prangayı beğendi mi?" diye sordu. Elçi: "Evet; beğendi ve babana taktı," dedi. Muâviye: "Neden?" dedi. Elçi: "Baban ona prangayı getirdi ve malı alıkoydu," dedi. Muâviye: "Doğru vallahi, eğer [babası] Hattâb bile [bunu yapmış] olsaydı, Ömer onu da prangaya vururdu," dedi.