Son dönemlerde sık sık şu türden deyişler duyuyoruz: 'Bu senin görüşün', 'her şey öznel göreceli', 'her şey perspektife bağlı', 'hakikat diye bir şey yok', 'nesnellik imkansız bir hayal', 'her şey önyargılı ve ideolojik'. Bu türden deyişler neden yaygınlaştı? Bunun temelinde üç nedeni var. İlki, gelişen kitle iletişim araçlarının ve sanal dünyanın oluşturduğu doğru-yanlış ayrımı içermeyen enformasyon borbardımano; ikincisi, kuantum fiziğinde ya da mikro gerçeklik alanında yaşanan kimi gelişmeler ve bu gelişmelerin sosyal bilimciler ve felsefeciler tarafından yanlış kullanımı; üçüncüsü ise, postyapısalcılık, postmodernizm ve post-hakikat kavramsallaştırması adı altında yürütülen ve hakikate meydan okuyan felsefi tartışmalardır. Söz konusu nedenler yüzünden, çağımızın insanının epistemik sağlığı bozulmuştur; epistemik ve ontolojik bir kriz her alanda ve her yerde görünür hale gelmiştir. İşte Prof. Dr. Hasan Aydın'ın bu yapıtı, çağımızda her alanda kendini gösteren epistemolojik ve ontolojik krizi eleştiri süzgecinden geçiriyor ve hakikat idealinden vazgeçmememiz gerektiğini temellendirmeye çalışıyor. Aydın görüşlerini, postmodern söylemler ve yansımalarının eleştirisi üzerinden gerçeklendiriyor. Bu yüzden yapıtı, genel olarak hakikat karşıtı söylemlerin, sadece küresel düzeyde etkisine değinmekle yetinmiyor, özel olarak Türkiye'deki eğitim, bilim, siyaset, din gibi özgül alanlardaki yansımalarını da eleştiri süzgecinden geçiriyor.