Babam çok güzel keman çalar. Bana da öğretti keman çalmayı, ama o izin vermedikçe elime almam. Yine böyle bir mutlu günümüzdü. Babam keman çalıp şarkı söylüyor biz de akşamın tadını çıkarıyorduk. "Hadi bakalım köylü kızı, bana bir kahve yap sonra da annenin şarkısını sen söyle" deyince olanlar oldu!
Baba söyler misin, ben niçin köylü kızıyım? Söylemezsen kahve de yapmam keman da çalmam!" dedim. Yüzündeki gülücük ve çizgiler hiç değişmedi
Sen kahve yapmazsan ben de anlatmam dedi, güldü! Şimdi büyük bir sürpriz beni bekliyor; on altı yıldan beri çözemediğim düğüm çözülecek, niçin "köylü kızı" olduğumu öğrenecektim.
- Babam benim yaptığım kahveyi pek beğenir. Biraz sevinçli biraz heyecanlı, mutfağa girdim. Hiç oyalanmadan babamın istediği kahveyi yapıp odasına götürdüm. Ayşe ile Aykut da en az benim kadar merak ediyorlardı "köylü kızı" hikâyesini. Üç kardeş, babamın oturduğu koltuğun karşısındaki mindere dizildik. Babam anlatmak için sanki bahane arıyormuş da aradığı bahaneyi bulmuş gibi istekliydi. Anlatmaya başladı:
- Bu hikâye aslında senin değil, annenle benim hikâyemizdir. Uzaklarda kalmış bir hayat öyküsü, dedi.