Bir yazısı vardı, inci gibi. Hep bir boyda, hep aynı büyüklükte.Yuvarlaklar tam yuvarlak, uzunlar iyice uzun. Dümdüz. Nedere görsek tanırdık onun yazısını. Kendisi de ince bir kızdı. Zayıf esmer. Sessiz. Gölge gibi dolaşırdı aramızda.Ama bir iş yaparken bir ödev hazırlarken çok titizdi. En küçük kusur olsun istemezdi. Bir gün okulda genel temizlik yaptık. Camları, kapıları sildik. Yerleri yıkadık, Elif'in temizlediği yerleri bir görmeliydiniz. Tahtalar beyazlaştı, camlar yeni gibi oldu. Beton parladı. Özellikle el işlerinde başarılıydı. Güzel resim yapardı. Güzel harita çizerdi. Yaptığı haritalarda nehirler akardı, dağlar yükselirdi, denizler dalgalanırdı. Ak bez üstüne iğne ile çiçekler işlerdi. Renk renk açardı o çiçekler. Kırmızı çiçekler, mor çiçekler, mavi çiçekler... En çok da halı, kilim desenleri çizerdi. Bunun için bir defter tutmuştu. Her sayfasına ayrı desenler, ayrı biçimler yapardı. Bazıları kopya idi, bazıları kendi yapıtları. Üçgenlerden, dörtgenlerden, dairelerden ne güzel şekiller çıkarırdı, şaşardık. Gözü gibi saklardı o defteri, kimseye vermek istemezdi.