Eğer bunları okuyorsanız, ben çoktan ölmüşüm demektir. Tıpkı yorgan örter gibi, toprak örtmüşlerdir üzerime. Bedenim çürümeye başlamıştır. Ve ben, ölmeden önce, onlar beni öldürmeden önce bir hikâye yazdım.
Adı "Elveda" olan, ibretlik bir hikâye. Okuyacağınız satırlar, işte o hikayenin başlangıcı.
Aslında böyle olsun istememiştim. Ama yaşadığım şeyler ve bana bunları yaşatan kişiler, okuyacağınız hikayenin doğmasına sebep oldular. Yazılan bütün cümleleri bitirip de son noktaya geldiğinizde, bu hikayeyi neden yazdığımın cevabını bulacaksınız. İşin garip tarafı ise, hikâyemin bittiğini gösteren o son nokta hayatımın da bittiğini gösteriyor. O başka bir şehre gitti. Ben olduğum yerde kaldım.
İnkar edemem. Canım acıdı. Yüreğim yaralandı. İşin garip yanı ise, bu uğurda acı çekmek hoşuma gitti. Ayrılığa dair şarkılar dinledim. Küçük küçük hüzünler inşa ettim. Sonra da onları kendi üzerime yıktım.
Hüzünlerin enkazı altında kalmayı seviyordum.