Derviş efendi, Abdurrahman Hoca'nın yükünü bir nebze hafifletmek için söze girdi:
"Bizler Evlad-ı Fatihanız beyler! Hepimiz ecdadımızın şu topraklardaki cengaverlikleriyle, kahramanlıklarıyla büyüdük. Camilerimizde, kahvelerimizde büyüklerimizden bu destanları dinledik. Analarımız, Şehit Sultan'ı ninni yaptı, söyledi kulağımıza. Lakin ne yapalım, emir devletten olunca bağrımıza taş basacağız. Diğer yandan savaşalım desek mühimmat, kılıç, at, erzak… Bunlar bizi ne kadar götürür. Ölelim ölmesine, ölümden korkan namerttir. Fakat unutmayalım, şu anda köylerimiz Yunan devletinin idaresinde efendiler!"
Ömürlerini Balkan Türklüğüne ve Devlet-i Âli'nin bekasına adamış beş köyün, doğup büyüdükleri topraklara hüzünlü vedası…
Bir fırtınanın tuttuğu ve garip bir kuş gibi savurduğu Tanrı Dağı Yörüklerinin çileli vedaları ve bir milletin makus talihi…
Hepsi bu hikâyede.