Elinizdeki risalede, teslis inancına dayalı batı kültürü ile başından bu yana peygamberlerin insanlığa getirdiği vahiy merkezli toplumsal anlayış ve düzenin iki farklı hayat tarzına işaret ettiği belirtilmektedir. İslam toplumsal düzeninin bitimsiz hırs ve arzular temelinden kalkan çatışmaları bir denge çerçevesine oturtabilecek yegâne dünya görüşü olduğu etraflıca açıklanmaktadır.
Batı Hristiyanlığının orijininden saptığı, bu dünyanın dinle olan esaslı bağlarını çözerek insanlığı başka arayışlara ve özellikle dünya iktidarı odaklı bir hedefe yönelttiği anlatılırken, batıda yaşanan sınıfsal çatışma ve gerilimlerin tam da bu yönelişten kaynaklanan doğal sonuçlar olduğu belirtilmektedir.