Ömrünü Yüce Kur'an'ın gölgesinde geçiren Seyyid Emir Ahmed Buhârî Hazretleri sünneti seniyyenin çizgisinin dışına çıkmamış, azimetlere sabırla yapışmış, davasını aziz bilerek, yüreğindeki sevgiyi, aşkı bilemiş, bidat ve hurafelerden uzak durmuş, nefisle mücadelenin yollarını aralamış, asla dünya sevgisi, makam mevki ve ikbal hırsına kapılmamıştır. Sohbet, zikir, ibadetler ve meşakkatler onun neşvesi, ağzının tadı olmuş, şekilden ziyade manayı aralamış, gönlü hep Hak uğruna yanıp tutuşmuş, halkın içinde hep Hak'la beraber olmuştur. O etrafındaki talebelerine takvayı, Allah'tan hakkıyla sakınmayı ve istikametten ayrılmamayı emretmiş, dargınlığı yasaklamış, hep bir ve beraber olmayı öğütlemiş, bir olup, yek vücut olanların asla parçalanmayacağını, düşmandan ve nefisten nasıl bir saldırı gelirse gelsin, birlik ve beraberlik sayesinde püskürtüleceğini, nefsin ve düşmanın ayaklar altına alınacağını tavsiye etmiştir. Yüksek zümreye ve zengin ailelere mensup olan müritleri, ona itaat ve derin bir saygı duymuşlar, Sahabenin Efendimizi dinlediği gibi, hocalarının sohbetinden büyük bir dikkatle, feyiz ve bereket ummuşlardır. Yüce Allah'tan kendisine rahmet diler, manevi bereket ve himmetlerini umarız.