ABD ve İsrail'in terör stratejileri, doktriner birikimleriyle bağlantılıdır. Terörün zayıfın silahı olduğuna dair yargılar, ciddi bir analitik hatadır. Gerçekte, diğer şiddet araçları gibi terörizm de güçlünün silahıdır. Ancak bu silah zayıfa izafe edilmektedir, çünkü güçlü olan doktriner sistemleri de kontrol tekeline sahiptir; onun katliamı, tecavüzü, soykırımı ve yağması terör eylemi sayılmaz. Nazilerin terör aygıtını olduğu gibi devralan ABD ordusu, karşı ayaklanma, kontrgerilla, düşük yoğunluklu çatışma alanlarında yükselen emperyalist güç olarak stratejik doktrin mirasından yararlanma imtiyazını kullandı. ABD'nin küresel askerî harcamaların neredeyse %35'lik kısmını gerçekleştirdiği olgusu akılda tutularak bu terör aygıtının varlığı incelenirse, insanlığın karşı karşıya olduğu tehdidin boyutları anlaşılır.