Kapitalizm, militarizmin gücünü büyük ölçüde artırdı. Tarihi arenaya milyonlarca silahlı, insanı çıkardı. Bununla beraber, silahlar geri tepip kendisine çevrildi. Başlangıçta uysal ve itaatkar halk kitleleri politik yaşama karşı ayaklanarak seslerini daha da yükselttiler. Kendilerine tepeden gelen baskılarla savaşmak zorunda kalan, ölümle her an burun buruna gelen halk, emperyalist savaştan çekilip aynı cesaretle burjuvaziye karşı bir iç savaşa dönüştürdü. Böylece, kapitalizm, üretimin yoğunlaşmasını büyük ölçülere vardırarak ve merkezileşmiş bir üretim aygıtı yaratarak, kendi mezar kazıcılarını da temin etmiştir. Sınıfların birbirleriyle yaptıkları çatışmalar içinde, finans kapitalin diktatörlüğü yerini devrimci Proletarya diktatörlüğüne bırakmıştır. "Kapitalist mülkiyetin son saati gelmiştir. Mülkiyete el koyanlara, el konulmuştur."