Endülüs'te sekiz yüzyıl varlığını devam ettiren, dillerinin kudretini bilen,sanatın yaşama ve yaşatma gücünü sezen Araplar, öteden beri güzel söz söylemeye, güzel ibareler oluşturmaya ve insanın ruhuna işleyen sihirli sözcükler
söylemeye meyilliydiler. Endülüs'ün doğal güzellikleri, edebiyata sanat olarak gereken önemi veren, gözleriyle gördüklerini kalplerinde hissederek dile getiren ediplerin güzel ifadelerinden nasibini almıştır. Açık, düzenli ve yapısal uyuma sahip olduğu bilinen Endülüs edebiyatı tabiat ve hayat ile her zaman etkileşim içinde aynı zamanda insanların idrakinde ciddiyet ve espri, bilim ve felsefeden oluşan bir sahne görünümündedir.Endülüs toplumunun genel durumu, gelenek ve görenekleri de işlenen konular arasındadır. Ediplerin hissiyatı ile muhitinin hissiyatının birleştiği bu nokta, hem bedevi bir yaşamın hem de medeniyetle yoğrulmuş bir aklın ürünüdür.Mağrib ve ndülüs'te toprakları olması sebebiyle önceki dönemlerdenfarklı değerlendirilmesi gereken Murâbıtlar, Doğu kültürü ile Batı kültürü arasında bir köprü vazifesi görürken, Dönem'in edebî faaliyetleri de toplumun içinde bulunduğu siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel durumu yansıtan ürünler olarak karşımıza çıkmaktadır.