Bu kitaba Erciyes'ten Everest'e ismini verdim. Çünkü çocukluğumda tanıştığım "Kutlu Dağ" Erciyes'in yücesinden Dünya'nın çatısına kadar uzanan bir yolculuk hikâyesinde birlikte olacağız.
Katmandu havalimanına inemeyen uçağımızın bir saat boyunca Himalayalar üzerinde uçması ve sonra yakıt almak için Hindistan havalimanına inişimiz. Nepal halkının "Sagarmatha"sı, namı diğer "Everest"i çift pervaneli uçağımızla beş bin metreden selamlayışımız. "Elimizle değil ama kalbimizle dokunduk " adlı sertifikamızı alışımız… Hâsılı Erciyes'ten Everest'e farklı ülkeler, kültürler ve inanışlarla dolu bir gezi günlüğü.
"Gezmek, görmek, okumak ve yazmak" her biri birbiriyle ilgili bu fiiler insan hayatında önemli yer tutar. Bakıyoruz ama görebiliyor muyuz ? İki şey asla kendini tekrarlamaz; nehir ve zaman. Nehir dolanır gider okyanusa, zaman ulanır gider sonsuza… Adeta akıp gidiyoruz sonsuza doğru. Her şeye hakim olduğunu sanan "yalnız/garip/fani" insan….
Şair Bâki'nin dediği gibi belki de en güzel miras;
"Bâki kalan gök kubbede hoş bir sada imiş"