"Ben çocukken…" diye başlayan sohbetlerde ya da "Çocukluğumuzda…" şeklinde detaylandırılan konuşmalarımızda yaşarız eskiye duyduğumuz özlemleri… Bazen oynadığımız oyunların tadında bazen de akranlarımızla paylaştığımız, o en zevkli anlarda takılı kalır çocukluğumuz… İçimizdeki ilkbaharın hafif esintisi ve rengarenk bir kelebeğin kır çiçekleri üstündeki gezintisi gibi sakin, huzurlu, özgür, yaratıcı, güvenli, mutlu ve sevgi dolu bir süreçtir çocukluk… Yaş ilerledikçe eskiye duyulan özlemi içinde barındıran, eğlenerek öğrenmenin, deneyerek üretmenin hazzını yaşatan çocukluk yılları, çok hızlı gelişmelerin ve önemli kazanımların yaşandığı dönemdir. Erken çocukluk dönemi olarak bilinen 0-8 yaş aralığında çocuklar, her alanda çok hızlı bir ivme göstermektedirler. Öğrenmenin yoğun yaşandığı, temel alışkanlıkların kazanıldığı, kültürel normların geliştiği bu dönemde, bilişsel, psiko-motor, dil, sosyal-duygusal ve özbakım gelişimlerinde gösterdikleri ilerlemeler sayesinde, birey olma çabasının benzersiz sonuçları olarak karşımıza çıkar çocuklar… Elbette bu süreci etkileyen bazı faktörler de bulunmaktadır. İçinde yaşadığı toplumun, kültürün etkileri ve çevresel koşullar, çocukların gelişimleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Doğduğu andan itibaren onu sarıp sarmalayan, öpüp koklayan, ihtiyaçlarını sektirmeden karşılamaya çalışan ebeveynler, çocuğun gelişiminin en büyük destekçileridir aslında… Ancak eğitim ve eğitimin neferleri olarak düşünülen öğretmenler, yaşam boyu devam eden öğrenmenin ilk tohumlarını atan ve çocuğun geleceğini şekillendiren kahramanlardır. Elbette bu kadar önemli bir yere sahip olan öğretmenlerin de eğitimleri esnasında edindikleri, alana ve mesleğin inceliklerine yönelik kazanımlarıdır onların çocuklarla karşılaştıklarında sergileyecekleri tutum ve davranışı, çeşitlendirecekleri bilgi ve beceriyi, sınırsız iletecekleri hoşgörü ve sevgiyi belirleyen… Bir de çocukların yaş gruplarına, ilgilerine ve ihtiyaçlarına uygun olarak hazırlanan programlardır eğitimin temeli… Çağın gerekliliklerini ön planda tutarak çocuğu merkeze alan, esnek, dengeli, farklı öğrenme kuram ve modellerinden sentezlenen, oyun temelli, farklılıklara yönelik uyarlamalarla kapsayıcılığı da destekleyen programların varlığı ile daha da anlam kazanmaktadır eğitim… Bu noktadan hareketle Erken Çocukluk Döneminde ÇocukLÇa Eğitim kitabımızda yabancı dil eğitiminden, erken okuryazarlık ve sanat eğitimine, oyun tabanlı eğitimden, kapsayıcı eğitime ve hatta başarılı öğretmen eğitimine kadar pek çok farklı konu detaylandırılmış, çocuk eğitiminde ölçme ve değerlendirmenin önemi ile erken çocukluk eğitim programlarının değerlendirilme yollarına değinilmiştir. Genç, dinamik ve idealist bir ekiple yola çıktığımız bu kitapta, konu alanlarıyla ilgili en köklü ve en güncel alanyazın bilgilerinden derlenen bölümler, siz değerli okuyucularımızın beğenisine sunulmuştur. Hayatında çocuk olan, çocukla yaşayan, mesleği gereği çocukla çalışan herkesin yararlanabileceği bir kaynak kitap niteliğinde olan çalışmamızın alana katkı sağlaması ümidiyle…