Bebeklerin yaşamlarının ilk iki yılındaki gelişimi çoğunlukla şaşkınlıkla izleriz. Yeni doğan bebek henüz kendisinin ayrı bir varlık olduğunun bile farkında değilken, iki yaşın sonuna doğru görüş alanında olmayan objelerin ve insanların var olduğunu bilir. Yeni doğduğunda henüz başını dik tutamazken iki-üç yaşlarına geldiğinde rahatlıkla yürür. Ağlamaları, agulamaları, gülümsemesi ile iletişime geçerken ilerleyen süreçte ilk sözcüğünü söyler, ilk cümlelerini kurar. Erken çocukluk döneminin sonlarına doğru çevresinde konuşulan dili ya da dilleri bir yetişkin gibi gramer kurallarına uygun bir şekilde kullanır. Küçücük bir bebekken yanında ağlayan başka bebeklerden etkilenerek ağlarken, dönemin sonlarına doğru başkalarının üzüntüsünü anlar ve onu rahatlatmaya çalışır.
Gelişimin böylesine hızlı olduğu erken çocukluk yıllarındaki çocuklarla çalışan eğitimcilerin her çocuğun biricik olduğu ilkesini ve de daha birçok ilkeyi göz önünde bulundurarak etkili eğitim ortamları hazırlamalarının önemi büyüktür. Etkili ve çocuğa göre eğitim ortamları hazırlamanın temelinde bu dönem çocuklarının gelişimlerini bilmek elzem olarak görülür.