İslam'ın temel kaynaklarından biri olan Sünnet'in, mahiyeti, kaynağı, tespiti, bağlayıcılığı ve anlaşılması konularında sahabeden başlamak suretiyle İslam tarihi boyunca farklı değerlendirmeler yapılmıştır. Sünnet'e yönelik bu yaklaşım farklılığı elbette başka etkenlerle birlikte zaman içerisinde İslam dünyasında Ehl-i hadis, Ehl-i rey, Ehl-i amel gibi farklı ekollerin doğmasına sebep olmuştur. Bu ekollerin zirve şahsiyetleri arasında yer alan Ebıl Hanife, Ebü Yüsuf, Şeybani, Malik b. Enes ve Şafii'nin katkılarıyla Sünnet algısındaki farklılıklar daha da "sistematik" hale gelmiştir. Hicri ilk iki asır boyunca devam eden bu alandaki tartışmalar hadisçilerin altın çağı olan üçüncü yüzyılı takip eden süreçte, Ehl-i hadis'in görece üstünlüğüyle neticelenmiştir. İşte bu eser, hicri ilk iki asır boyunca Sünnet üzerinde cereyan eden bu tartışmaları incelemektedir. Müellif çalışmanın sonunda, hicri ilk iki asır ulemasmın Sünnet anlayışlarında tam bir ittifak olmadığı; dolayısıyla Sünnet üzerine yapılan yorumlarda bu gerçeğin bilinerek hareket edilmesi gerektiği sonucuna varır. Günümüz müslümanlarına hakim olan Sünnet anlayışının Ehl-i hadis ekolünün Sünnet telakkisi olduğunu belirten yazar, diğer ekollerin bu mesele hakkındaki yaklaşımlarının ihmal edilmemesi gerektiğini düşünün. Sünnefin islam telakkimizin temel taşlarından biri olması, hicri ilk iki asır Sünnet anlayışlarının bir arada incelenmesi, konunun eski ve yeni geniş bir kaynakçadan istifade edilerek irdelenmesi ve eserin akademik bir kaygıyla telif edilmesi söz konusu çalışmanın İslam ilahiyatına katkısını artırrnaktadır.