Spor, erken dönemlerde, toplumların ayakta kalmaları adına savaşa hazırlanmaları anlamını taşımaktaydı. MÖ 5000'li yıllardan başlayarak Sümer ve Mısır uygarlıklarından günümüze kadar kalan yapıtlarda sporun izlerine rastlanmaktadır. Ancak beden eğitimi ve sporun toplumda yaşamın olmazsa olmazı olarak yer alması, Eski Yunanlara kadar ulaşmaktadır.
Tarihte büyük devletler kurmuş Türk milletinin sporla ilgili temeli ise Orta Asya'ya kadar uzanmaktadır. Ordu-millet anlayışı ekseninde teşkilatlanmış olan Türk devletleri, büyük ordulara ve askerî toplumlara sahip olmuşlardır. Türk anlayışında spor, askerî sistemin eğitimi için bir araç olarak kullanılmıştır.
19. yüzyıla gelindiğinde dünyadaki değişimler her kesimi etkilemiş; o dönemdeki askerî eğilimler, orduları sadece silah güçlerini değil askerlerin ve toplumların güçlerini de artırarak orduları daha iyi seviyeye getirme yönünde olmuştur. Askerî unsurlara katılacak bireylerin fiziksel olarak güçlü ve savaşların gerektirdiği nitelik ve donanıma sahip olmalarının en önemli aracı, erken yaşlardan itibaren verilecek beden eğitimi olarak görülmüştür. Bu yüzyılda dünyadaki değişimler Osmanlı Devleti'ne de yansımış ve Osmanlı toplumu modern sporlarla tanışmaya başlamıştır. Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte Batı medeniyetleri seviyesine çıkmayı ve hızlı kalkınmayı hedef edinen yeni Türk devleti, spor konusunda da önemli değişimleri gerçekleştirmiştir.
Günümüzde ise spor, modern anlamda uluslararası bir organizasyon yapısına dönüşerek toplumların her kesiminde uygulanabilir faaliyetler hâlini almıştır.