Bazen ışığımızı kaybederiz, güneşimiz kararır. Üstümüzü koyu bir bulut, ufkumuzu sis kaplar. Rüzgârlar uğuldamaya, şimşekler kılıçlarını çekmeye başlar. Bir fırtına görünür ufukta ki her şeyi sarsarak çiçekleri kırmaya, yeşili, pembeyi savurmaya başlar.
Yıllar yılı devam eden harplerle vatanın uzak köşelerinin acısına koşmaktan yorgun ve bitap düşmüşsünüzdür. Yolları harâmîler çevirmiş, yaylaları sırtlanlar tutmuştur.
Bir çıkış yolu ararken, kırılmış umutlara tutunarak ara sıra parlayan ışıklara dikeriz gözümüzü. Kendi ışığımızı yakmaya mecalimiz bile kalmamıştır belki de… Defalarca sınarız gücümüzü. Defalarca doğrulmaya, dikleşmeye çabalarız.
Böylesi çabaların bütünü hayatımızdır. Sıcak bir Anadolu hikâyesi olarak yaşar gideriz hayatımızı. Bizim hayatımıza benzeyen hayatlarda kendi aynamıza bakar gibi oluruz. Can Borcu'muzu ödemenin gururudur bu hikâye.
Bizim hikâyemizdir. Hepimizin romanıdır bu yaşananlar…