Bir ayet gibi üstümüze aldığımız ömrümüz kendi güzünü kuşanıyor sanki. Bu yüzden ruhumuza hüzünlü dirilişler aramaya ara veriyoruz da dinginlikle kışa doğru bakıyoruz.
Oysa bu bakış yalnızlığıma da hüznüme de deva olmuyor benim. Gizli gizli ağlayışım yakışmıyor geçmişime.
Hâlbuki kaç badireden geçip, kaç denizden öte taşıp, azimle taşıdığımız hayat bu gününden daha kolay değildi. Ellerimiz yanımıza hiç bu kadar kolay düşmemişti.
Yüzümüz böylesine gölgelenmemişti hiç.
Dudaklarımıza yalancı bir tebessüm hiç yaklaşamamıştı.
Bizi daha insanlaştıran acılarımız mutluluğa yürüyüşümüzü engellememişti. Ümidimizin uzaktan göz kırpışını hiç ıskalamamıştık.
Düştüm işte, ama kalktım ayağa yeniden. Bacağım kırıldı ama yüreğim sağlamdı. Pes etmem ben, buna da pes etmem. Evimi, huzurumu tarumar ettirmem sana sonbahar.
Güzün ardı kış, kıştan sonrası bahar. Ben bahar çiçeğiyim. Kışa dayanır bahara erişirim. Yüreğimin yangını çocuklarımın masum çehrelerine değmemeli. Ahseni takvim yaradılışlı yavrularımın kirpiği ıslanmamalı. Dik durmalıyım. Diri durmalıyım. Muhtaç olmamalıyım. Sade sana muhtaç eyle Allah'ım! Senden başkasının eline baktırma…