Türk milletinin geçmişten günümüze taşıdığı gelenek, görenek ve değerleri muhafaza eden halk hikâyeleri bir anlatı türü olarak, kültürel mirasımızın önemli ve renkli halkalarından birini oluşturur. Türk halk hikâyelerinde mekân unsuru olarak şehirler, ister itibarî, ister gerçek vasıfta olsun mühim bir yer işgal etmektedir. Gerçek mekânlar içinde ise yerleşim yerlerinin, bilhassa şehirlerin yerleri belirgin olarak farklılık göstermektedir. Hatta bazı yerleşim yerleri onlarca Türk halk hikâyesinde ortak mekân olarak kullanılmakta ve seçkin mekânlar olarak ön plana çıkarılmaktadır. Bu bağlamda Azerbaycan, Kars, Erzurum, Sivas, Tokat, Kayseri, Adana şeridinde anlatılan hikâyelerde Erzincan ilimizin de önemli bir yeri vardır. Erzincan, Anadolu coğrafyasında doğudan batıya, kuzeyden güneye bir kültür köprüsü konumundadır. Günümüze kadar yazılı ve sözlü 120, mekân olarak da 23 halk hikâyesi tespit edilmiştir. Anlatılan ve mekân olarak tespit edilen hikâyelerin sayısından anlaşılacağı üzere Erzincan, halk hikâyelerimizin sözlü gelenekte yoğun olarak yaşadığı ve muhafaza edildiği önemli bir halk kültürü merkezidir.