Tarihi kayıtlar, Erzurum'da çokça camiinin, medresenin, tekkenin, zaviyenin varlığından bahsetmektedir. Tarihi eserler, onu vücuda getiren milletlerin yeryüzündeki milli imzası, tapu senetleridir. Bu şuurda olan milletler, milli imzalarını pekiştirmek ve gelecek nesillere birer tarihi eser bırakabilmek için her türlü fırsatı değerlendirmişlerdir.
Erzurum, kurulduğu günden bugüne kadar, tarihi eserleriyle birlikte bağrından nice manevi mimarlar yetiştirmiş ve onları günümüze kadar yaşatmış önemli bir yerleşim yeridir. Bu şehrin asırlardır canlı ve diri olması, bilim adamlarının, din âlimlerinin ve gönül sultanlarının bu bölgeyi mekân tutmalarından ileri gelmiştir
Bu şehir binlerce Allah dostuna ev sahipliği yapmıştır. Bu kutlu beldede yaşayan velî zatlar, hem yaşadıkları dönemde hem de kendilerinden sonraki dönemlerde manevi feyizleri sayesinde insanımızın ruhunu daima okşamıştır. Bu feyiz kaynağı olan büyüklerimizin kabr-i şerifleri, Erzurumlunun ziyaretiyle, okunan hatimlerle ve yapılan hayırlarla her daim ihya edilmiştir.
Elbette ki Erzurum'un kandilleri bu kitapta bulunan zatlar kadar değil, pek çok sayıda kıymetli zatlar var. Ancak yüzyıllardır meydana gelen istilalarda yakımlar, yıkımlar, seller, depremler bu şehrin tarihi adına ne varsa toprağın derinliklerine gömmüş ya da o zatlar kendilerini şöhret olmamak düşüncesiyle sonsuza dek gizlemişlerdir.
Gönül sultanlarının yeri ve mekânı olmaz. Asırlardır Erzurum toprağında yaşamış, etrafına sevgi ve ışık saçmış güzel insanların örnek hayatlarını günümüze taşımak ve önce kendi insanımızın dikkatine sunmak, gelecek nesillerimize aktarmak ve bunları örnek alacak nesillerin sayısını artırmaktır gayemiz.